Başkan Deniz acıklamasında sunları kaydetti;
““Basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir.” Mustafa Kemal Atatürk
Bugün, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü. 1993 yılında Birleşmiş Milletler’in aldığı bir kararla hükümetlere bir çağrıda bulunulmuş ve gazetecilerin görevlerini yapabilme özgürlüğünün güvence altına alınması istenmişti. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 26’ıncı ve 28’inci maddelerinde açıkça belirtildiği gibi, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka bir yolla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Basın hürdür, sansür edilemez.”
Türkiye’de her yıl çok sayıda gazeteci fiziksel saldırıya uğruyor, sözlü olarak tehdit ediliyor, sansürleniyor, gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Basın kuruluşlarının haber içeriklerine erişim engelli getiriliyor, para ve yayın durdurma cezaları veriliyor, basın kartları iptal ediliyor. Basın İlan Kurumu ve Radyo-Televizyon Üst Kurulu gibi denetleme görevi bulunan kuruluşların kestiği cezalar gazeteler ve televizyon kanalları üzerinde baskı oluşturuyor, ayakta kalmaları zorlaştırılıyor. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün hazırladığı 2025 Dünya Basın Endeksi’ne göre Türkiye, 180 ülke içerisinde 160’ıncı sırada. Rapora göre Türkiye’de ulusal medyanın yüzde 90’ı hükümet kontrolünde. Yerelde gazetecilik yapmak ise çok daha zor.
AKP iktidarının basın özgürlüğüne karşı son hamlesi de 2022 yılında yürürlüğe giren ‘Dezenformasyon Yasası’ oldu. Buna göre TCK’ye ‘yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu eklendi. ‘Yanıltıcı bilgi’ olduğu ileri sürülen haber veya sosyal medya paylaşımlarını beğenen ve paylaşan kişilere de hapis cezaları verildi. Uluslararası Af Örgütü’nün Dünyada İnsan Haklarının Durumuna İlişkin hazırladığı 2023/2024 raporuna göre Türkiye’de terörle mücadele ve dezenformasyon yasaları ifade özgürlüğünü sınırlandırmak için kullanıldı.
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü gününde tutuklu olan gazetecilere adil bir yargılama ve özgürlük talep ediyoruz.
Basın özgürlüğü basının ancak gerçek anlamda özgür olduğu zaman geçerli olacaktır. Özgürlük sadece tutuklu olmak değil ekonomik anlamda özgürlük, çalışma özgürlüğü ve diğer konular içinde geçerlidir”