Son veriler, İstanbul’da ortalama konut fiyatlarının 7 milyon TL’ye, Ankara’da 3,5 milyon TL’ye, İzmir’de ise 4 milyon TL’ye yaklaştığını ortaya koyuyor. Uzmanlar, son 15 yılda konut fiyatlarının 13 kat arttığını belirterek dar gelirli vatandaşların ev sahibi olma umudunun giderek zayıfladığına dikkat çekiyor.
Başakşehir’deki “Damla Kent” projesi tartışma yarattı
Bu ekonomik tabloda, Başakşehir’de hayata geçirilen “Damla Kent” projesi için çıkarılan gayrimenkul sertifikaları kamuoyuna yeni bir çözüm modeli olarak sunuldu. Ancak söz konusu uygulamayı değerlendiren Anahtar Parti Rize İl Başkanı Av. Remzi Kutanoğlu, sertifika sisteminin gerçekte dar gelirli vatandaşlara hitap etmediğini vurguladı.
“Aylık 133 bin TL ödemek dar gelirliye hayal”
Kutanoğlu, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“En düşük daireye sahip olabilmek için 3 yıl boyunca her ay 133 bin TL yatırmak gerekiyor. Bu model dar gelirliye umut değil, yalnızca yüksek gelir grubuna sesleniyor. Üstelik sertifikalar Borsa’da işlem görmeye başladığı günden bu yana değer kaybetti. Kamu bankalarının yoğun alımları serbest piyasa fiyatlarını baskılıyor. Vatandaş ise hem belirsizlik hem de likidite riskiyle karşı karşıya bırakılıyor.”
“Tasarruflar rant gruplarına aktarılıyor”
Barınma hakkını temel bir insan hakkı olarak gördüklerini ifade eden Kutanoğlu, mevcut sistemin toplumsal fayda sağlamadığını belirterek şunları kaydetti:
“Bu model dar gelirlinin ev sahibi olma hayalini gerçekleştirmiyor; aksine vatandaşın tasarruflarını rant gruplarına aktarıyor. Biz Anahtar Parti olarak daha adil, daha erişilebilir ve toplumun tüm kesimlerini kapsayan çözümler için mücadele edeceğiz. Ortak akılla, daha güçlü ve ileri bir Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz.”
Kamuoyunda karşılık buluyor
Ekonomistler ve sivil toplum kuruluşları da benzer şekilde, gayrimenkul sertifikalarının piyasa koşullarına uygun şekilde tasarlanmadığına ve özellikle orta ve alt gelir grubuna hitap etmediğine dikkat çekiyor. Dar gelirli vatandaşın barınma sorununa kalıcı ve sürdürülebilir çözümler üretilmediği sürece bu tür modellerin beklentileri karşılamayacağı ifade ediliyor.